30 Mayıs 2009 Cumartesi

Adolf'un Tekerlemesi

Adolf nehir kenarında yürürken şu tekerlemeyi tekrarlıyordu sesli bir şekilde:
" Mutluyum, çok mutluyum, uçuyorum adeta."
120 defa tekrarladı bu tekerlemeyi.
Etraftaki kuşlar, böcekler hatta bulutlar bile etkilenmişti bu tekerlemeden.
Onlar da söylemeye başladılar hep bir ağızdan.
Herkesin yüzü gülüyordu.
Angela Köprüsü'nün üzerine kadar bu büyülü tekerlemeyi söyleyerek geldiler.
Birden gök gürlemeye başladı.
Ne olduğunu anlamak için kafamı yukarı kaldırdım.
Bulutlar ağlamaya başlamıştı, kuşlarla birlikte.
Hiçbir şey anlamıyordum bu olup bitenden.
Adolf bir şeyler biliyordur belki diye ona döndüm.
Köprünün üzerine çıkmış bana el sallıyordu.
Ve birden kendini korkuluklardan aşağı bıraktı.
Hayal gördüğümü sandım ilk önce yaşadığım şokun etkisiyle.
Ama her şey o kadar gerçekti ki yerimden kıpırdayamıyordum.
Omzuma dokunan elin sıcaklığıyla kendime geldim.
Gülümsüyordu elin sahibi.
Hiç bir korku veya şaşkınlık belirtisi yoktu yüzünde.
Bütün bu olanlara rağmen yüzündeki sakinlik şaşırtmıştı beni.
İçimden geçenleri duyuyormuş gibi konuşmaya başladı.
" Mutlu olmak istediklerini mi sanıyorsun gerçekten? " dedi.
" Mutlu olmayı kim istemez ki? " dedim sinirli bir şekilde.
" Mutluluk, ağır gelir bedenlere. Taşıyamazlar uzun süre. Bu nedenle kendi elleriyle yok ederler o heyecanı. " dedi aynı sakinlikle.
Bu yaşlı adamın dedikleri doğru olabilir miydi?

1 Mayıs 2009 Cuma

Puzzle

Doğum gününde eline bir puzzle tutuşturdu annesi. İlk defa karşılaşmanın verdiği heyecanla odasına koştu ve kutuyu boşaltıp, içindeki küçük parçaları incelemeye başladı.

Tamamladıktan sonra ortaya çıkacak olan bir doğa resmiydi.

Nereden başlaması gerektiğini düşünürken,pastasını yiyiyordu."Çok lezzetli" diye içinden gecirdi. "Tam istediğim gibi."

2000 parçayı biraraya getirmesi gerekiyordu.

Ortadan mı başlamalı, kenarlardan mı yoksa birbiriyle aynı renkte olan parçaları mı bir kenara ayırmalıydı?

Kaç yaşına girmiştim? diye düşündü ağzına bulaşan kremayı silerken.

" 8 yaşına girmişim. Yıllar ne kadar da hızlı geçiyor. Çok büyüdüm. Okula başladım geçen sene. Minik kardeşim hala tanımıyor dünyayı." derken gülümsüyordu.

Odanın ortasında duran halıyı kenara çekti ilk önce. Sonra yere oturdu ve gözlüğünü taktı. O sırada karşısında asılı olan aynaya gözü takıldı." Gözlükleri taktığımda 10 yaşında gibi duruyorum." dedi kendini daha bir güçlü hissederek.

Parçaları heyecanla ayırmaya başladı. O kadar uzun süre gözleri parçalara odaklı şekilde durmuştu ki burnundan akan sümüğü hissetmedi. Yere inmesine saniyeler kala havada yakaladı eliyle. Bir zafer kazanmış edasıyla güldü.

1. İHTİMAL: (10 yıl sonra bir pazar sabahı aynı oda.)
Puzzle'ın tek parçasını inatla ararken, resmin tamamını kaçırması ihtimali.
O kadar uzun süre aradı ki o parçayı, sonunda sıkıldı. 2000 yılı mayıs ayının 12. günü bütün parçalarıyla birlikte çöpe attı puzzle'ı.

2. İHTİMAL: (10 yıl sonra bir pazar akşamı aynı oda.)
Puzzle'ı yarısına kadar bitirip, resimdeki kümülüs bulutunun eksik parçasına odaklanması sonucu resmi yarıda bırakıp, yeni bir puzzle'a başlaması ihtimali.

3. İHTİMAL: (10 gün sonra bir pazar sabahı aynı odanın duvarı.)
Puzzle'ın bütün parçalarını birleştirip, aradığı o eksik parçanın yerini boş bıraktıktan sonra duvara asması ihtimali.
Çok mutlu. 2 saat sonra yapılan temizliğin ardından eksik parça yatağın altında bulunur.
MUTLU SON.
Site Meter