9 Kasım 2009 Pazartesi

Uykusuzluk

Öğleden sonra saat 4 te uyandı Şirin.
Gece bir dakika bile gözlerini kırpmamıştı.
Bu saate kadar odasının ışığı da açık kalmıştı.
Elektrik faturasıyla nasıl başa çıkacağım diye düşünüyordu dişlerini fırçalarken.
Gözleri şişmişti yorgunluktan.
Göz altları da mosmordu.
Bugün Arda'yla buluşmasam mı acaba diye içinden geçirdi.
Ama çocuğu 2 haftadır oyaladığı aklına geldi.
Hemen duşa girdi.
10 dakikada çıktı.
Koştura koştura odasına giderken ayağı kayıp yere düştü.
Çarpmanın etkisiyle alnı yarıldı.
Ne olduğunu anlamadı başlangıçta.
Ancak ağzında kan tadı hissedince kendine gelmeye başladı.
Kapının kolundan güç alarak yerden kalktı.
Tekrar banyoya girip aynaya baktı.
Ve gördüğü manzaranın karşısında 2. defa şoka girdi.
Alnında 2cmlik bir kesik vardı.
Eline gelen ilk havluyu alıp alnına bastırmaya başladı.
Bembeyaz olan havlu 3 dakika içinde kıpkırmızı olmuştu.
Ne yapacağını bilemez halde evde dolanmaya başladı.
Geçtiği yerde iz bırakıyordu.
Kan izini.
Yatağın üzerinde duran cep telefonunu alıp Arda'yı aradı.
Ağlamaktan neler olduğunu anlatamıyordu.
Böğürme, çığlık ve bağırma sesleri içinden " Hemen eve gel" cümlesini seçen Arda arabaya atladığı gibi Şirin'in evine geldi.
Apartmana girdiğinde Şirin'in " İmdat! Kurtarın beni" şeklindeki çığlıklarını duydu.
Koşar adımlarla merdivenlerden çıktı.
Ve kapıyı yumruklamaya başladı.
"Kapıyı aç Şirin" diye bağırıyordu.
2 saniye sonra kapı açıldı ama karşısında duran kadın Şirin değildi.
Adriana Lima'ydı.
Ve " Merhaba Arda " diyordu gülümseyerek.
Sonra Adriana'nın sesi kalınlaşmaya başladı.
Aman allahım ne kadar kötü bir sesi var bu kadının derken sesin başkasına ait olduğunu farketti.
" Arda bey mesai saatleri içinde uyumuyoruz" diyordu bu ses.
Gözlerini açtığında işyerindeki masasının üzerinde uyuyakalmış olduğunu farketti.
Başı zonkluyordu.
Dün gecenin etkisinden kurtulamamıştı hala.
Bir daha haftaiçi bu kadar içmeyeceğim diye söz verdi kendine.
Ve bir kahve almak için masasından kalktı.

Hiç yorum yok:

Site Meter