5 Aralık 2008 Cuma

Fotoğraf Makinesi

Prof. Derdinuos'tan aldı fotoğraf makinesini.
Çok mutluydu.
Biraz pahalıya patladı ama olsun dedi içinden.

Profesörün sözlerini tekrarlıyordu kafasında.
"Unutma. Sadece bir kere basacaksın deklanşöre. Yoksa dünyadaki bütün insanları hapsedersin bu görüntüye. "

Çok mutluydu.

Eve geldiğini bile farketmemişti.
Mutluluktan.

Zile bastı. Frederic her zamanki gibi geç açtı kapıyı.
İşten geç gelmiş uyuyormuş beyefendi.
Başına neler geleceğini bilmiyor tabi diye düşünürken mutfağa gitti ve son kez kontrol etti makineyi.

İçeri geldi.
Son kez öptü Fred'i.

En güzel açıyı yakalayacak şekilde ayarladı makineyi ve deklanşöre bastı.
Bu sırada şaşkınlıkla onu izliyordu Fred.

"Ne yapıyorsun hayatım?" dedi.
Hiçbir şey demeden yanına geldi.
Ve " gülümse" dedi.

O anda her şey durdu.
Oda bomboştu.
Sadece fotoğraf makinesi vardı.
Ve çektikleri son görüntü.

Fred ekrana yapışmış bir şekilde " kurtarın beni buradan! " diye bağırıyordu.
Sigarasını yaktı ve Fred'in bu halini kahkahalarla izlemeye başladı.

Artık sonsuza dek bir arada olacaklardı.
Prof. Derdinuos'un sihirli makinesinin içinde.

3 yorum:

Fatih GUNER dedi ki...

bu hikaye bir yerden alıntı mı? yoksa isteyerek yazılmış bir efsane mi?

lafolie dedi ki...

hikayelerimin hepsi kendi hayal ürünümdür:))

yokamania dedi ki...

Asıl sadakat, yanında olmadığında bile sana ait olduğunu bilmen ve bilmesini sağlamandır. Bu bilinç, hata yaptırmayan tek gerçekliktir.
Onun için ben deklanşöre bir kez basıp hapsedilmeyi ve hapsetmeyi değil , sadakatimi her isteyene açabilmek için pek çok kez basmayı tercih ettim. Sadakat hapsedilmekten değil; devamlı sınanmamaktan hoşlanmaz mı?

Site Meter